Giriş

Bize Âsım b. Ali, ona İbn Ebu Zi’b, ona el-Makburî, ona babası (Keysan), ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ey Müslüman kadınlar! Bir kadın, bir koyun ayağı bile olsa komşusunun hediyesini sakın hor görmesin."


Açıklama: Hz. Peygamber basit veya küçük olsa da verilen hediyenin hakir görülmemesini dolayısıyla kabul edilmesini önermiştir. Her insanın kendi imkanları ölçüsünde eş, dost ve komşuları ile hediyeleşmesine imkan sağlayan bir uyarıda bulunmuştur.

    Öneri Formu
20638 B002566 Buhari, Hibe, 1

Bize Muhammed b. Beşşar, ona İbnu Ebi Adiy, ona Şu’be, ona Süleyman, ona Ebu Hazim, ona Ebu Hureyre Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etti: "Ben incik veya paça yemeye davet edilsem mutlaka icabet ederim. Bana incik veya ayak paça ikram edilse mutlaka kabul ederim."


Açıklama: Hediyeleşmede ihtiyaçların giderilmesini esas alan peygamberimiz bu hayvanın ön kolu veya hayanın kelle-paçasını hediye edilmesini küçümsememesi ve ihmal edilmemesini istemiştir. Hediyeyi alan ve verenin bu şekilde küçük de olsa yapılan hediyeyi sürdürmelerini istemiştir. bkz. İbnü'l-Mülakkîn, Şiracüddin Ebu'l-Hafs Ömer b. Ali b. Ahmed eş-Şâfîî, et-Tevdıh li câmi'is-sahih, thk. Dârü'l-fellah (Dımaşk: Dârü'n-nevâdir, 1428/2009), 16/282.

    Öneri Formu
20646 B002568 Buhari, Hibe, 2

Bize İbrahim b. Musa, ona Abde, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Hz. Ayşe (ra) şöyle rivayet etti: "İnsanlar hediyelerini vermek için Ayşe'nin gününü (Hz. Peygamber'in benimle olduğum günü) araştırırak -ya da onlar bunu (Ayşe'nin gününde vermek hediyelerini vermek) istiyerek- bu hedeyileriyle Rasulullah’ın hoşnut olmasını istiyorlardı.


Açıklama: Ravilerden İbrâhim b. Musa, Hz. Ayşe’nin “yebteğûne” fiilinden sonra “bihâ= hediyelerle” mı yoksa “bi zâlike= bununla” mi dediğinde şüphe etmiştir. Buharî, diğer hadis kaynaklarda nakledilenin “bi zâlike" ibaresi aksine bab başlığına uygun olan “bihâ= hediyelerle ifadesini tercih etmektedir.

    Öneri Formu
20663 B002574 Buhari, Hibe, 7

Bize Adem, ona Şu’be, ona Cafer b. İyas, ona Sa’id b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle rivayet etti: "Teyzem Ümmü Hufeyd bir defa Hz. Peygamber’e (sav) bir miktar keş, tereyağı ve birkaç tane keler hediye etmişti. Rasul-i Ekrem keşten (kurutulmuş yoğurt) ve tereyağından birer parça yedi ama, hoşlanmadığı için kelerden yemedi." Yine İbn Abbas şöyle demiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) sofrasında keler yenilmiştir. Şayet keler (yemek) haram olsaydı, Rasulullah'ın (sav) sofrasında yenilmezdi."


Açıklama: Hz. Peygamber keleri yemeyi hoş görmediği hakkında onu yedikten sonra kerih kokusu olduğu ve meleklerle münacaatı sebebiyle yemediği şeklinde yorumlanmıştır. bkz. İbn Battal, Ebul Hasen Ali b. Halef b. Abdilmelik, Şerhu Sahihu'l-buhârî,thk. Ebû Temim Yasir b. İbrahim (Riyad: Mektebetü'r-Rüşd, 1423/2003),2/91.

    Öneri Formu
20664 B002575 Buhari, Hibe, 7

Bize İbrahim b. Münzir, ona Ma’n, ona İbrahim b. Tahman, ona Muhammmed b. Ziyad, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) bir yiyecek maddesi getirildiği zaman “Bu hediye midir yoksa sadaka mıdır?” diye sorardı. Eğer “Sadakadır” denilirse Hz. Peygamber (sav) sahâbîlerine “Siz yiyiniz!” buyurur, kendisi yemezdi. Eğer “Hediyedir” denilirse Hz. Peygamber (sav) hemen sahâbîleriyle birlikte yemeye başlardı."


Açıklama: Rivayette "darabe bi yedihi" hemen o işe başlamak anlamındadır. bkz. (Bedrüddin el-Aynî, Ebû Muhammed Mahmûd b. Ahmed, Umdetü'l-kârî fi şerhi sahihi'l-Buhârî, (Beyrut: Dârü İhyâi Türasi'l-Arabî, ts.), 13/135.)

    Öneri Formu
20665 B002576 Buhari, Hibe, 7

Bize Abhdülaziz b. Abdullah el-Üveysî, ona İbn Ebu Hâzim, ona babası (Seleme b. Dinar), ona Yezîde b. Rûmân, ona Urve, ona da Hz. Âişe (ra) rivâyet etti: Hz. Âişe (ra) kızkardeşi Esmâ'nın oğlu Urve'ye şöyle dedi: "— Ey kızkardeşimin oğlu! Bizler hilâle ba­kardık, sonra bir hilâl daha, arkasından bir hilâl daha (iki ay) görürdük. İki ay içinde üç hilâle bakar görürdük de Rasûlullah'ın (sav) evlerinde hiç ateş yakılmazdı. (Çünkü pişirilecek bir şeyleri yoktu)." "— Teyzeciğim, sizleri ne yaşatıyordu?" diye sordum. "- İki siyah şey: Hurma ve su. Ancak şu da var ki, Rasûlullah'­ın (sav) Ensâr'dan bir takım komşuları ve onların da sağmal koyunları var­dı. Bunlar hayvanlarını sağarlardı ve sütlerinden Rasûlullah'a (sav) hediye ederlerdi. Rasûlullah (sav) da ondan bizlere içirirdi."


    Öneri Formu
20642 B002567 Buhari, Hibe, 1

Bize Abdulaziz b. Abdullah, ona Muhammed b. Cafer, ona Ebu Hazim, ona Abdullah b. Ebu Katade es-Selemî, ona da babası (Haris b. Rib'i) şöyle rivayet etti: Ben bir gün Hz. Peygamber'in (sav) sahâbîlerinden bir takım adamlarla beraber Mekke yolundaki bir konakta oturuyordum. Rasûlullah önümüzde konaklamıştı. Sahâbîler ihrama girmişlerdi. Bense ihramlı değildim. Arkadaşlar bir yaban eşeği gördüler. Ben ayakkabımı dikmekle meşguldüm. Onlar (ihramlı oldukları için) yaban eşeğini bana bildirememişler; onu ben kendim göreyim istemişler. Döndüm ve hayvanı gördüm. Hemen ata doğru yöneldim ve onu eyerledim. Sonra bindim. Fakat kamçıyı ve mızrağı unuttum. Hemen arkadaşlara kamçı ile mızrağı bana uzatıverin, dedim. Onlar: Hayır, vallahi biz sana bu hayvan aleyhine hiçbir şekilde yardım edemeyiz, dediler. Ben öfkelendim ve attan aşağı inip, onları kendim aldım. Sonra ata bindim ve onu yaban eşeğinin üzerine koşturdum. Akabinde yaban eşeğini yaraladım. Sonra onu getirdim, fakat ölmüştü. Arkadaşlar onun üzerine üşüşüp etini yemeğe giriştiler. Sonra kendileri ihrâmlı iken bu av etinden yemeleri hususunda şüphe ettiler. Akabinde biz yürüdük. Ben beraberimde ön budunu sakladım. Hz. Peygamber'e (sav) yetiştik ve kendisine bu mes'eleyi sorduk. Hz. Peygamber: “Yanınızda ondan bir parça bir şey var mı?” diye sordu." Ben Evet var, dedim ve kendisine o budu uzatıp verdim. Rasûlullah ihramlı olduğu halde onu yedi ve tamâmiyle bitirdi." Bu hadisi bana Zeyd b. Eslem, Atâ b. Yesâr, Ebu Katâde isnadıyla Hz. Peygamber’den rivayet etti.


    Öneri Formu
20657 B002570 Buhari, Hibe, 3

Bize İsmail, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mes’ud, ona da Abudlah b. Abbas naklettiğine göre Sa’b Cessâme’nin (ra) şöyle rivayet etti: Hz. Peygamber (sav) Ebvâ veya Veddân’da bulunduğu sırada kendisine bir yaban eşeği hediye ettim. Fakat Hz. Peygamber bu hediyeyi kabul etmeyip geri çevirdi. Bu sebepten yüzümde meydana gelen üzüntüyü görünce (gönlümü hoş etmek için) bana şöyle dedi: “Dikkat et! Biz senin hediyeni geri çevirmiyoruz ancak bizler ihramlı bulunuyoruz.”


    Öneri Formu
20661 B002573 Buhari, Hibe, 6

Bize Abdulaziz b. Abdullah, ona Muhammed b. Cafer, ona Ebu Hazim, ona Abdullah b. Ebu Katade es-Selemî, ona da babası (Haris b. Rib'i) şöyle rivayet etti: Ben bir gün Hz. Peygamber'in (sav) sahâbîlerinden bir takım adamlarla beraber Mekke yolundaki bir konakta oturuyordum. Rasûlullah önümüzde konaklamıştı. Sahâbîler ihrama girmişlerdi. Bense ihramlı değildim. Arkadaşlar bir yaban eşeği gördüler. Ben ayakkabımı dikmekle meşguldüm. Onlar (ihramlı oldukları için) yaban eşeğini bana bildirememişler; onu ben kendim göreyim istemişler. Döndüm ve hayvanı gördüm. Hemen ata doğru yöneldim ve onu eyerledim. Sonra bindim. Fakat kamçıyı ve mızrağı unuttum. Hemen arkadaşlara kamçı ile mızrağı bana uzatıverin, dedim. Onlar: Hayır, vallahi biz sana bu hayvan aleyhine hiçbir şekilde yardım edemeyiz, dediler. Ben öfkelendim ve attan aşağı inip, onları kendim aldım. Sonra ata bindim ve onu yaban eşeğinin üzerine koşturdum. Akabinde yaban eşeğini yaraladım. Sonra onu getirdim, fakat ölmüştü. Arkadaşlar onun üzerine üşüşüp etini yemeğe giriştiler. Sonra kendileri ihrâmlı iken bu av etinden yemeleri hususunda şüphe ettiler. Akabinde biz yürüdük. Ben beraberimde ön budunu sakladım. Hz. Peygamber'e (sav) yetiştik ve kendisine bu mes'eleyi sorduk. Hz. Peygamber: “Yanınızda ondan bir parça bir şey var mı?” diye sordu." Ben Evet var, dedim ve kendisine o budu uzatıp verdim. Rasûlullah ihramlı olduğu halde onu yedi ve tamâmiyle bitirdi." Bu hadisi bana Zeyd b. Eslem, Atâ b. Yesâr, Ebu Katâde isnadıyla Hz. Peygamber’den rivayet etti.


    Öneri Formu
276806 B002570-2 Buhari, Hibe, 3


    Öneri Formu
20656 B002569 Buhari, Hibe, 3